Böğürtlen Faydaları Nelerdir? Ahududu ve Böğürtlen Farkı Nedir?

Blackberry ismiyle de bilinen böğürtlen, birçok vitamin ve mineral içeren lezzetli bir meyvedir. Lif bakımından zengin olmakla beraber yüksek antioksidan özelliği bulunur. Böğürtlen faydaları içerisinde beyin fonksiyonlarını desteklemesi yer alır.

Böğürtlen, hafızanın güçlenmesine yardımcı olabileceği gibi zengin besin değerleri ile bağışıklık sisteminin güçlenmesini de destekleyerek vücut direncinin artmasını sağlar. Kan şekeri ve insülin değerlerinin düzenlenmesinde rol alabilir.

Ayrıca faydalı bileşenleri ile dolaşım sistemi sağlığının korunmasına yardımcı olur. Kalsiyum ve magnezyum içeriği ile kemik sağlığına iyi gelir. Cilt sağlığını koruyarak kırışıkları önler ve cildin erken yaşlanmasını engellemeye yardımcı olur.

Yaz aylarının hem görünümleri hem de tatlarıyla en lezzetli meyvelerinden ahududu ve böğürtlen, gülgiller familyasına ait meyvelerdir. Aynı familyadan gelen meyveler birbirlerine benzeseler de farklılıkları bulunur.

İki meyve de kendilerine yaşam alanı oluşturmalarına rağmen böğürtlen daha dayanıklı olduğundan yaşam alanı daha geniştir. Bu yüzden böğürtleni yol kenarlarında dahi görmek mümkün. Peki iki meyve nasıl ayırt edilir? İşte üç ayırt edici özellik;

Hem lezzetiyle hem de besin değeriyle oldukça kıymetli bir meyvedir. Düzenli tüketildiğinde vücudun birçok sistemini destekler, özellikle de bağışıklık, cilt ve kalp sağlığı üzerinde etkili olur. İşte böğürtlenin öne çıkan faydaları:

Böğürtlenin düzenli ama ölçülü tüketimi, vücut dengesini destekler. Mevsiminde taze olarak yemek en yararlı şeklidir, ancak dondurulmuş hali de besin değerini büyük oranda korur.

Halk arasında frambuaz olarak da bilinen, yaz aylarında olgunlaşan küçük ve aromatik bir meyvedir. Gülgiller familyasından gelen bu meyve, görünüm olarak böğürtlene benzese de tadı çok daha tatlı ve hafiftir. İnce kabuklu yapısı, iç kısmındaki minik taneleri ve ferahlatıcı aromasıyla özellikle taze tüketildiğinde oldukça lezzetlidir.

Ahududu, C vitamini ve antioksidan bakımından zengindir. Bu özellikleriyle vücudu serbest radikallere karşı korur, bağışıklık sistemini güçlendirir ve hücre yenilenmesine destek olur. Aynı zamanda düşük kalorili yapısı sayesinde diyetlerde sıkça tercih edilir. Lif açısından zengin olması sindirim sisteminin düzenli çalışmasına katkı sağlar.

Taze olarak yenebileceği gibi, reçel, smoothie, yoğurt ya da tatlılarda da kullanılabilir. Aroması hafif olduğu için birçok yiyeceğe yakışır. Düzenli tüketildiğinde hem genel sağlığa katkı sağlar hem de ciltte canlı bir görünüm oluşturur. Kısacası ahududu, küçük boyutuna rağmen hem besleyici hem de ferahlatıcı etkisiyle doğanın en özel meyvelerinden biridir.

Hem lezzetiyle hem de vücuda sağladığı yararlarla en değerli yaz meyvelerinden biridir. İçeriğinde yüksek oranda C vitamini, lif ve antioksidan bulunur. Bu sayede vücudu hastalıklara karşı korur, bağışıklık sistemini güçlendirir ve genel sağlığın korunmasına katkı sağlar. Özellikle antioksidan açısından zengin olması, hücrelerin erken yaşlanmasını önleyerek ciltte canlı bir görünüm oluşturur.

Sindirim sistemine olan etkisi de oldukça belirgindir. Lif oranı yüksek olduğu için bağırsakların düzenli çalışmasını destekler, şişkinliği ve kabızlığı azaltır. Düzenli olarak tüketildiğinde sindirimi kolaylaştırır ve mideyi rahatlatır. Hafif yapısı sayesinde de midede ağırlık yapmadan uzun süre tokluk hissi sağlar.

Ahududu, kalp ve damar sağlığı açısından da değerlidir. Kan dolaşımını destekleyen bileşenleriyle kolesterol dengesinin korunmasına yardımcı olur. Aynı zamanda potasyum içeriği sayesinde tansiyonun dengelenmesini destekler. Bu yönüyle kalp-damar sistemini güçlendiren doğal bir destek görevi görür.

Cilt üzerinde de olumlu etkiler yaratır. Antioksidanlar ciltteki hücre yenilenmesini hızlandırır, böylece daha parlak ve pürüzsüz bir görünüm sağlar. Ahududunun içeriğinde bulunan E vitamini ve mineraller, cildin elastikiyetini koruyarak ince çizgilerin oluşumunu geciktirir.

Genel olarak ahududu, düzenli ve dengeli tüketildiğinde vücudun farklı bölgelerinde biriken stres ve toksin yükünü azaltır. Bu da hem içsel dengeyi korur hem de gün içinde daha zinde hissetmeyi sağlar. Kısacası, küçük bir kase taze ahududu bile sağlığa büyük katkı sunar.

Aslında çoğu kişi ahududu ve frambuazı iki farklı meyve sanır, ama gerçekte bu ikisi aynı meyvenin iki farklı adıdır. Ahududu kelimesi Türkçe kökenlidir, frambuaz ise Fransızcadan dilimize geçmiştir. Yani ikisi arasında tür farkı yoktur, sadece isimleri farklıdır.

Ancak bazı bölgelerde frambuaz kelimesi genellikle daha iri taneli, parlak kırmızı renkte olan ahududular için kullanılır. Bunun nedeni, Avrupa menşeli ticari çeşitlerin genelde bu görünüme sahip olmasıdır. Oysa botanik olarak her ikisi de aynı bitki türüdür ve gülgiller familyasına aittir.

Tadında da belirgin bir fark yoktur. Her ikisi de tatlımsı, hafif ekşi ve ferahlatıcı bir aromaya sahiptir. Aralarındaki en küçük farklar bile genellikle yetiştiği toprak, güneşlenme süresi ve meyvenin olgunlaşma derecesiyle ilgilidir. Yani manavda frambuaz etiketi görüyorsan aslında o da ahudududur, sadece farklı bir isimle anılır.

Ahududu reçeli yapmak için yapacağınız işlemler ve kullanacağınız malzemeler oldukça basit. İhtiyacınız olan şey taze ahududu meyvesi. Elinizde tazesi yoksa dondurduğunuz ahududuları da kullanabilirsiniz. Öncelikle işe meyvelerinizi yıkamakla başlayabilirsiniz.

Daha sonra tencereye su ve şeker ekleyerek şerbetiniz koyulaşıncaya kadar kaynatmalısınız. Ardından ocağın altını kısarak ahududuları da tencereye koyabilir ve 20-25 dakika boyunca kaynatabilirsiniz. Üzerine biraz limon suyu sıkarak reçelinizi cam kavanozlarda muhafaza edebilirsiniz.

Ancak meyvelerinizin dağılmaması için yapım esnasında çok fazla karıştırmamaya dikkat etmelisiniz. Ahududu reçeli nasıl yapılır merak ediyorsanız, bu aşamaları izleyebilirsiniz.