U ile Bitki - U Harfiyle Başlayan Bitki İsimleri
U harfi ile başlayan bitki isimleri ve özellikleri nelerdir? İşte U harfiyle başlayan şifalı otlar, çiçekler ve endemik bitki türlerini öğrenin.
U ile Başlayan Bitkiler Hangileridir?
Türkçede U harfi ile başlayan bitki isimleri diğer harflere kıyasla sayıca daha az olsa da, bu liste hem endemik türleri hem şifalı otları hem de hoş kokulu çiçekleri barındırır. Genellikle yöresel isimlerle anılan veya literatürde özelleşmiş bu bitkiler, doğanın farklı alanlarında karşımıza çıkmaktadır.
U harfi ile başlayan bitkiler şunlardır:
Uçkun (Işkın)
Halk arasında "Doğu Anadolu Muzu" veya "Yayla Muzu" olarak da bilinen Uçkun, özellikle Erzurum, Van, Muş ve Hakkari gibi Doğu illerimizde yüksek rakımlı dağlarda doğal olarak yetişir. İlkbahar aylarında karların erimesiyle ortaya çıkan bu bitki, kuzukulağıgiller familyasındandır. Gövdesi muz gibi soyularak çiğ tüketilir; tadı kiviyi andıran hafif mayhoş ve ekşimsi bir lezzettedir.
Sadece lezzetiyle değil, şifasıyla da meşhurdur. C vitamini açısından oldukça zengin olan Uçkun, yöre halkı tarafından şeker hastalığına, tansiyona ve mide rahatsızlıklarına karşı doğal bir destekleyici olarak tüketilir. Ayrıca kökleri kurutulup kaynatılarak tıbbi amaçlarla da kullanılmaktadır.
Unutma Beni Çiçeği (Myosotis)
Adıyla şiirlere ve efsanelere konu olan Unutma Beni Çiçeği, genellikle nemli çayırlarda ve dere kenarlarında yetişen, hodangiller ailesine mensup zarif bir bitkidir. Çoğunlukla canlı mavi renkte açan minik çiçekleri, ortasındaki sarı halka ile tanınır. Yapraklarının şekli farenin kulağına benzetildiği için Latince adı "fare kulağı" anlamına gelen Myosotis olarak belirlenmiştir.
Bu çiçeğin ismi, Alman efsanelerinden gelen hüzünlü bir hikayeye dayanır. Efsaneye göre bir şövalye, sevgilisi için nehir kenarındaki bu çiçekleri toplarken suya düşer ve boğulmadan önce çiçekleri sevgilisine atarak "Beni unutma!" diye bağırır. O günden bu yana sadakatin, gerçek aşkın ve hatıraların sembolü olarak kabul edilir. Bahçelerde süs bitkisi olarak sıkça tercih edilir.
Uyuz Otu (Scabiosa)
Hanımeligiller familyasından olan Uyuz Otu, ince uzun sapları ve tepesindeki top şeklindeki mor, lila veya krem renkli çiçekleriyle dikkat çeker. Çiçek yapısı iğneli bir yastığı andırdığı için İngilizcede "iğne yastığı çiçeği" olarak da bilinir. Yaz aylarında açan çiçekleri nektar açısından zengin olduğu için arıları ve kelebekleri kendine çeker.
İsminin "Uyuz Otu" olmasının sebebi ise geçmişte halk hekimliğinde üstlendiği rolden gelir. Yüzyıllar boyunca bu bitkinin yaprakları ve kökleri, uyuz hastalığı, egzama ve çeşitli kaşıntılı deri rahatsızlıklarını tedavi etmek amacıyla kullanılmıştır. Günümüzde daha çok kesme çiçekçilikte ve peyzajda süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir.
Ud Hindi (Kust-i Bahri)
Asıl kökeni Doğu Asya ve Hindistan olan Ud Hindi, yapraklarından ziyade odunsu kökleri ve kabukları için değer verilen şifalı bir bitkidir. Genellikle "Kust-i Bahri" adıyla da bilinen bu bitki, hoş kokusu nedeniyle yüzyıllardır tütsü ve parfüm yapımında kullanılmıştır. Koyu renkli, reçineli odun parçaları yakıldığında ortama ferahlatıcı ve mikrop kırıcı bir koku yayar.
Geleneksel tıpta ve özellikle İslami kaynaklarda "doğal antibiyotik" olarak sıkça anılır. Bağışıklık sistemini güçlendirmesiyle bilinen Ud Hindi'nin günümüzde en yaygın kullanım şekli yağıdır. Boğaz ağrıları, burun tıkanıklığı ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı destekleyici olarak kullanılan bu bitki, acımsı tadı ve keskin kokusuyla oldukça güçlü bir etkiye sahiptir.
Urgan Otu (Orman Asması)
Düğün çiçeğigiller ailesine ait olan Urgan Otu, ismini yaşlandıkça kalınlaşan ve tıpkı bir urganı (kalın ipi) andıran odunsu gövdesinden alır. Bilimsel adı Clematis vitalba olan bu bitki, sarmaşık yapısındadır ve ağaçlara dolanarak 30 metreye kadar uzayabilir. Yaz aylarında açan hoş kokulu, küçük beyaz çiçekleri doğada hemen fark edilir. Ancak yaprakları taze iken cildi tahriş edici özelliktedir; bu nedenle halk arasında dikkatli kullanılması gereken, yakıcı bir bitki olarak bilinir.
Uçuç Otu (Güvey Feneri / Physalis)
Patlıcangiller familyasından olan Uçuç Otu, en çok meyvesini saran kağıt benzeri, turuncu renkli kılıfıyla tanınır. Bu dış kılıf, bitkiye bir fener görünümü kazandırdığı için halk arasında "Güvey Feneri" olarak da bilinir. Sonbaharda yapraklar döküldüğünde, dallarda asılı kalan bu turuncu kesecikler muazzam bir görsel şölen oluşturur.
Kılıfın içinde kiraz büyüklüğünde, parlak turuncu veya kırmızı bir meyve bulunur. C vitamini açısından oldukça zengin olan bu meyve, türüne göre (örneğin Altın Çilek) yenebilir veya sadece süs bitkisi olarak yetiştirilir. İsminin "Uçuç" olması, geçmişte halk arasında uçuk ve deri yaralarına karşı ezilerek kullanılmasından kaynaklanmaktadır.
Uyku Çiçeği (Oxalis)
Halk arasında "Süs Yoncası" olarak da bilinen Uyku Çiçeği, ismini bitkiler dünyasında nadir görülen ilginç bir hareket özelliğinden alır. Üçgen şeklindeki mor veya yeşil yaprakları, ışığa karşı son derece duyarlıdır. Güneş battığında veya hava bulutlandığında yapraklarını şemsiye gibi aşağı doğru kapatarak "uyku moduna" geçer, sabah güneş doğduğunda ise tekrar açılır. Bu narin hareket, bitkiye sanki canlı bir evcil hayvanmış havası katar.
Genellikle iç mekan süs bitkisi olarak yetiştirilen bu tür, narin görünümünün aksine oldukça dayanıklıdır. İlkbahar ve yaz aylarında yapraklarının arasından uzayan ince saplar üzerinde minik, pembe veya beyaz trompet şeklinde çiçekler açar. Ekşi bir tada sahip olduğu için bazı türlerine "ekşi yonca" da denir ancak içerdiği oksalik asit nedeniyle fazla tüketilmesi önerilmez.
Uludağ Göknarı
Ülkemize özgü endemik bir tür olan Uludağ Göknarı, isminden de anlaşılacağı üzere dünyada sadece Uludağ ve Kazdağları (İda Dağı) bölgelerinde doğal olarak yetişir. Bilimsel literatürde "Troya Göknarı" olarak da geçen bu görkemli ağaç, Çamgiller familyasının en yakışıklı üyelerinden biridir. 30 metreye kadar uzayabilen boyu, piramit şeklindeki düzgün formu ve kışın dökülmeyen parlak yeşil iğne yapraklarıyla ormanlarımızın süsüdür.
Uzun Biber (Darülfülfül)
Görünüşü karabiberden tamamen farklı olsa da tadı ve aromasıyla onun en yakın akrabası olan Uzun Biber, genellikle "Darülfülfül" ismiyle bilinir. Tıpkı bir huş ağacı tırtılını veya minik bir kozalağı andıran ince uzun, pütürlü bir yapısı vardır. Karabibere göre daha tatlımsı ama aynı zamanda daha yakıcı ve keskin bir aromaya sahiptir. Anavatanı Hindistan ve Endonezya olan bu bitki, kurutulup öğütülerek baharat olarak kullanılır.
Osmanlı mutfağında ve geleneksel tıpta çok önemli bir yere sahip olan Uzun Biber, özellikle kış çaylarının ve macunların vazgeçilmezidir. Ünlü Mesir Macunu'nun içindeki 41 çeşit baharattan biri de budur. Vücut ısısını artırıcı etkisiyle bilindiği için soğuk algınlığında, öksürükte ve ses kısıklığında bal ile karıştırılarak tüketilmesi yaygın bir gelenektir.
Ulubat Lalesi (Ulubat Nilüferi)
Listemizde "Ulubat Lalesi" olarak yer alsa da, bu isim aslında Bursa'nın meşhur Uluabat Gölü'nü (Apolyont) ilkbaharda beyaza bürüyen Beyaz Nilüfer çiçeklerine (Nymphaea alba) halk arasında yapılan yakıştırmayı temsil eder. Gölün sığ kısımlarını kaplayan bu su bitkileri, sabah güneşle birlikte açıp akşam kapanarak gölün üzerinde adeta bir "su lalesi" tarlası oluşturur.
Bölge halkı ve ziyaretçiler için bir simge haline gelen bu çiçekler, koruma altındadır. Kökleri suyun tabanındaki çamura tutunurken, geniş yaprakları ve zarif beyaz çiçekleri su yüzeyinde yüzerek görsel bir şölen sunar.
Uzun Yapraklı Nane
Bahçelerimizde yetiştirdiğimiz klasik naneden farklı olarak, doğada dere kenarlarında ve nemli orman altlarında kendiliğinden yetişen yabani bir türdür. Yaprakları daha uzun, mızrak şeklinde ve tüylümsü bir yapıdadır. Kokusu klasik naneye göre daha keskin, daha mentollü ve hafifçe kekremsidir.
Anadolu'nun pek çok yerinde "Yarpuz" adıyla da bilinen bu tür, özellikle sindirim sorunlarına karşı çay olarak tüketilir. Ayrıca kendine has o güçlü aroması nedeniyle, bazı yöresel çorbalara ve cacıklara kurutularak eklenir.
Uludağ Soğanı
Türkiye'nin bitki çeşitliliği açısından en zengin noktalarından biri olan Uludağ'a özgü, endemik veya o bölgede yaygın görülen soğanlı bitkileri temsil eder. Özellikle karlar erimeye başladığında topraktan başını uzatan bu narin çiçekler (Scilla bifolia gibi), baharın müjdecisidir. Yüksek rakımlı kayalıkların arasında açan mor, mavi veya beyaz renkli bu çiçekler, botanik turizmi için Uludağ'a gelenlerin en çok aradığı türler arasındadır.
















