Büyük Vazo Çiçekleri: Vazoya Yakışan 8 Zarif Tür
Büyük vazolar bazen evin en boş köşesini bir anda canlandırır, bazen de bir salonun havasını baştan aşağı değiştirir. Ama içine hangi çiçeği koyacağını bilmeyen için o büyük vazo sadece yer kaplayan koca bir cam parçası gibi kalır. Bu yazıda, uzun boylu, gösterişli ve büyük vazolara gerçekten yakışan çiçekleri bir araya getirdik. Hem dayanıklılıklarıyla uzun süre canlı kalan hem de görüntüsüyle göz dolduran çiçekler arıyorsan, tam yerindesin.
1. Şebboy
Hem zarif görüntüsüyle hem de mis gibi kokusuyla büyük vazoların vazgeçilmez çiçeklerinden biridir. Genellikle beyaz, mor, pembe ve sarı tonlarında açan çiçekleri salkım şeklindedir ve dik formuyla yüksek vazo düzenlemelerine çok yakışır. Şebboy, özellikle loş ama aydınlık ortamlarda haftalarca solmadan kalabilir.
Boyu 40 ila 80 cm arasında değişen şebboylar, suyu sever ancak sapları hassas olduğu için suyun her gün değiştirilmesi gerekir. Kesildikten sonra doğru bakım yapılırsa yaklaşık 7 ila 10 gün tazeliğini korur. Direk güneş ışığı yerine dolaylı ışık alan, serin bir köşe onun için en uygunudur. Vazo suyu içine birkaç damla limon suyu ya da sirke eklemek, ömrünü uzatmak için iyi bir püf noktasıdır.
Şebboyun güzel kokusu ve asil duruşu onu hem ev dekorasyonunda hem de davet masalarında ideal bir tercih haline getirir. Özellikle uzun cam vazolarda birkaç dal şebboy kullanmak, sadeliğin içinde gösterişli bir etki yaratır.

2. Kılıç Çiçeği
Uzun, dimdik duruşuyla hemen dikkat çeken kılıç çiçeği, halk arasında bu adı almış olsa da botanikteki ismi glayöldür. Çiçeklerinin sap boyunca sırayla açılması sayesinde, tek bir dal bile vazoda adeta bir çiçek şöleni yaratır. Beyazdan mora, pembeden canlı sarıya kadar pek çok renkte bulunur. Büyük vazo arayanların sıklıkla yöneldiği bir çiçektir çünkü hem boyu yeterince uzun olur hem de gösterişli bir form sunar.
Glayöl sapları genelde 70 cm’den başlar, uygun koşullarda 1 metreyi aşabilir. Bu da onu yüksek cam ya da seramik vazolar için ideal hale getirir. Çiçeğin ömrünü uzatmak istersen saplarını çapraz kesip her gün suyunu tazelemen yeterli olur. Doğrudan güneş ışığına maruz kalmadan, aydınlık bir odada tutulduğunda 10 güne kadar formunu koruyabilir.
Kılıç çiçeği hem duruşuyla hem de büyüdükçe açan çiçekleriyle evde adeta canlı bir dekor gibi çalışır. Özellikle özel günlerde ya da geniş salonlarda tek başına bile yeterli etkiyi yaratır.
3. Zambak
Vazo çiçekleri arasında en zarif duruşa sahip olanlardan biri. Uzun boylu, iri çiçekli ve hoş kokulu olması onu sadece evlerde değil düğünlerde, törenlerde de tercih edilen klasiklerden yapıyor. Beyaz, pembe, turuncu ve bordo gibi farklı renk seçenekleriyle bulunsa da halk arasında en çok bilinen türü beyaz olanı. Genellikle “saflığın çiçeği” olarak anılır. Gövdesi sağlamdır, yaprakları ise uzun ve mızrak şeklindedir.
Zambakların vazoda duruşu oldukça heybetlidir. Tek başına 3–5 dal bile koca bir vazoyu doldurabilir. Vazoya yerleştirirken fazla yaprağını temizlemek gerekir, yoksa suyu kirletip çiçeğin ömrünü kısaltabilir. Suyu her gün yenilenirse yaklaşık 7–10 gün kadar tazeliğini koruyabilir. Ilık su sever ve sap uçlarını hafifçe çapraz kesmek, çiçeğin suyu daha iyi çekmesini sağlar.
Direkt güneş ışığına pek gelmemeli. Aydınlık ama serin bir yerde uzun süre canlı kalabilir. Eğer oda çok sıcaksa çiçekler daha çabuk açar ve daha çabuk solar. Bu yüzden yazın klima olmayan ortamlarda, mümkünse pencere kenarında ama güneşin vurmadığı bir yerde tutulması önerilir. Zambak yerleştirdiğin bir vazoda hem görsel anlamda doygunluk yaratırsın hem de o kendine has kokusuyla bulunduğu ortama hafif bir doğallık getirirsin.
4. Lisyantus (Japon Gülü)
Lisyantus, halk arasında bazen "Japon gülü" olarak da bilinir ama gülden çok daha narin yapılıdır. Çiçekleri zarif, kat kat açılır ve genellikle beyaz, açık mor, pembe, lila gibi pastel tonlarda olur. Boyları 40 ile 70 cm arasında değişir, bu da onu büyük vazo çiçekleri için oldukça ideal hale getirir. Özellikle tek türden bir buket hazırlamak isteyenler için lisyantus oldukça gösterişli ve modern bir tercihtir.
Lisyantus'un vazodaki ömrü doğru bakımla 8 güne kadar çıkabilir. Suya hassas bir çiçektir; bu yüzden suyunu her gün değiştirmek ve sap uçlarını çapraz keserek yeniden tazelemek gerekir. Alt yapraklar mutlaka temizlenmeli ki suyun içinde kalıp çürüyerek bakteriye yol açmasın. Böylece hem su temiz kalır hem de çiçek daha uzun süre dayanır.
Doğrudan güneş ışığına ihtiyaç duymaz ama loş da kalmamalı. Aydınlık ama hava akımının olmadığı bir köşe onun için idealdir. Serin ortamları sever. Bu nedenle eğer oda sıcaklığı 25 derecenin üzerindeyse, çiçeklerin ömrü biraz kısalabilir. Lisyantus, hem zarif hem de sadelikle şıklığı bir arada isteyenler için tam bir joker çiçek. Vazonun içinde adeta su gibi akar, rengiyle değilse bile formuyla dikkat çeker.

5. Frezya Çiçeği
Frezya, hem kokusuyla hem de duruşuyla evin havasını değiştiren çiçeklerden biri. Genelde sarı, beyaz, pembe ve mor tonlarında görülüyor ama mevsimine göre kırmızıya çalan renkleri de bulunabiliyor. Kendi başına zarif duran bu çiçek, vazoya içinde birkaç dal halinde yerleştirildiğinde oldukça şık bir görüntü oluşturur. Sapları çok kalın olmasa da, dik durabilen yapısıyla formunu kolay kolay kaybetmez.
Bu çiçeği uzun süre canlı tutmak için suyun temizliğine dikkat etmek gerekiyor. Vazoya yerleştirmeden önce alt yaprakları temizlenmeli, saplarının ucundan çapraz bir kesim yapılmalı. Suya her gün taze dokunuşlar yapmak, frezyanın ömrünü uzatır. Uygun şartlarda 5 ila 8 gün boyunca canlılığını korur.
Işık konusunda da seçici bir çiçektir frezya. Direkt güneş altında kalmayı sevmez ama aydınlık bir köşede daha uzun yaşar. Aşırı sıcak ortamlar yerine serin ve hafif esintili odalar onun için daha uygundur. Özellikle bahar aylarında bulunduğu odaya yayılan hoş kokusu, vazoyu sadece görsel değil duygusal anlamda da ön plana çıkarır.
6. Antoryum (Flamingo Çiçeği)
Antoryum, çoğu kişi tarafından “flamingo çiçeği” olarak da bilinir. Parlak, kalp şeklindeki yaprakları ve genellikle kırmızı, beyaz ya da pembe tonlarındaki çiçekleriyle büyük vazolarda kendini hemen belli eder. Tek başına birkaç dalı bile oldukça gösterişli durur. Kalın sapları sayesinde suda uzun süre formunu korur, özellikle minimal ve modern dekorasyonlarda sık tercih edilir.
Bu çiçeğin öne çıkan bir özelliği de uzun ömürlü olmasıdır. Vazoda doğru bakım ile 2 haftaya kadar tazeliğini koruyabilir. Yapılması gereken şey basit: suyunu 2-3 günde bir yenilemek, sap uçlarını hafifçe kesmek ve çiçeği doğrudan güneş ışığından uzak tutmak. Antoryum doğrudan güneş ışığında çabuk solar, ama aydınlık, filtrelenmiş ışık alan bir ortamda rengi canlı kalır.
Ilık oda sıcaklığı bu çiçek için idealdir. 15-25 derece arası ortamlarda gelişimi güzel olur. Antoryum sadece görüntüsüyle değil, aynı zamanda bulunduğu ortama kattığı ferahlık hissiyle de dikkat çeker. Büyük vazo arayanların hem dayanıklılık hem de estetik açıdan güvenle tercih edebileceği bir çiçektir.
7. Ortanca
Ortanca, halk arasında sıkça “çiçek topu” diye anılır çünkü büyük, yuvarlak çiçek başları neredeyse bir futbol topunu andırır. Mavi, pembe, mor ve beyaz tonları en çok bilinenlerdir ama toprağın pH değerine bağlı olarak rengi değişebildiği için, bazen tek bir bitki üzerinde birkaç ton birden görmek mümkündür. Vazo içinde kullanıldığında özellikle country veya vintage tarzı dekorasyonlara çok yakışır.
Ortancanın büyük vazo çiçekleri arasında öne çıkmasının en temel sebebi, tek başına bile oldukça hacimli görünmesidir. Ancak bu çiçeği uzun süre taze tutmak biraz özen ister. Yaprakları kolayca su kaybeder, bu nedenle saplarını çapraz kesip saplarının ucundaki kabuğu hafifçe kazımak gerekir. Ardından ılık suya koymak, hem daha fazla su çekmesini sağlar hem de çiçeğin başının eğilmesini önler.
Ortanca direkt güneş sevmez ama aydınlık ortamları sever. Özellikle çiçeklerini uzun süre koruması için gün içinde hava akımı olan, serin ama güneş almayan bir köşe tercih edilmelidir. Suyu da sık değiştirilmeli, yaprakları vazoya değmeyecek şekilde yerleştirilmelidir. Bu küçük ipuçlarıyla ortancalar haftalarca taze kalabilir.
8. Şakayık
Şakayık, öyle çiçekçilerde her daim bulabileceğiniz türlerden değil. Mevsimi geldi mi, birkaç haftalığına ortalığı sarar ama sonra kaybolur. Genelde mayıs sonu gibi çıkar piyasaya. Pazarda tezgahın bir köşesinde, henüz tam açmamış, içi dolu dolu tomurcuklarıyla dikkat çeker. Birini elinize alırsınız, mis gibi bir şey. Ne gül kadar cilalı durur, ne de laleler gibi sade. Kat kat yapraklarıyla biraz kendine has, biraz eski zamanlardan kalma gibi. Açtıkça güzelleşir.
En çok pembesi bilinir ama beyazı da, koyu kırmızısı da ayrı güzel. Büyük vazo çiçeği dendi mi, benim aklıma ilk gelen odur. Zaten bir dalı bile koysanız masaya, başka bir şey aramazsınız. Vazonun içinde ağır başlı durur ama aynı zamanda çok yumuşaktır, bir gün ansızın bütün yapraklarını döker gider.
Bakımı kolay gibi görünür ama biraz dikkat ister. Saplarını mutlaka çapraz kesin, alt yapraklarını temizleyin ki suyun içinde çürümesin. Güneşi doğrudan sevmez. Cam kenarı olur ama güneş almayacak. Ilık suyu sever, soğuk suyla hemen küser. Suyunu iki günde bir değiştirin, gerekirse her gün. Böyle bakarsanız altı yedi gün keyifle yaşar. Ama açmaya başladı mı, birkaç gün içinde tüm güzelliğini gösterip vedaya hazırlanır.
Taze çiçek bakmak zor ama bir o kadar keyifli bir süreçtir. Kısa süreliğine de olsa evinizin havasını değiştirip, dekorasyonunuzu güzelleştirir.













